“`html
Ayşe Karadan: Genç Yaşta Emeklilik ve Gastronomi Başarısı
Bosna’dan Türkiye’ye göç eden Ayşe Karadan, 11 yaşında sadece 15 gün çalışarak 31 yaşında emeklilik hakkı kazandı ve uzun yıllar Türkiye’nin en genç emeklisi olarak adını duyurdu. Emekli olduktan sonra, sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak yer aldı ve çeşitli kurslara katılmayı tercih etti, ancak yemek kursuna katılmayı düşünmedi.
1992 yılında patlak veren Bosna Savaşı sırasında, savaş mağdurlarına yardım için zamanının çoğunu harcadı. O dönemde Karşıyaka Belediye Başkanı olan Bosna Hersek Fahri Konsolosu Kemal Baysak ile gönüllü olarak çalışarak savaş mağdurlarına yardım elini uzattı. Aynı zamanda, Valilik’te 7 yıl boyunca gönüllü hizmet vererek, iş insanlarını Bosna’ya götürerek orada yatırımlar yapmalarını sağladı.
Bosna’daki bir ziyaretinde kendisine ikram edilen böreğin aslında Anadolu’dan uzunca bir zaman önce Bosna’ya götürüldüğünü öğrenince, onun Türkiye’de yeniden tanıtılması gerektiğini düşündü.
Dönüşünde evde yapmaya başladığı bu börek, büyük bir ilgi gördü ve patentini aldı. Zamanla Kemeraltı’nda yeni bir dükkân açarak börek işini büyüttü. Başlangıçta sadece börek üretmeyi planlasada, daha sonra Bosna ve Osmanlı mutfağına ait diğer lezzetleri de sunmaya başlamıştır. Bu sayede, Michelin Guide’dan iki yıl üst üste Bib Gourmand ödülü aldı. İlk yıl, elde ettiği başarıyı sürdürebilmek için Alsancak’taki dükkanını 7 ay boyunca kapalı tuttu.
Ayşe Karadan, Ege Bölgesi Sanayi Odası tarafından 100 lider kadın arasında gösterilen bir isim olarak, aynı zamanda geçmişi ve mutfağı üzerine de derinlemesine sohbet ettik.
– Aileniz Bosna’dan nasıl göç etti?
1958 yılında serbest göç ile Türkiye’ye geldik. Ailem aslında Karadağ kökenli, fakat babaannem Türk. Akrabalarımız Boşnak, Arnavut ve Türkler arasında karışmış. Savaş sırasında ailemizin pek çok ferdi farklı ülkelere göç etti. Sonuç olarak, Türkiye’ye gelen bir kısım ailem, Makedonya’da da bulundu ve orada anlaşmalarla buraya geçiş yaptık.
– Önceki mesleğiniz neydi?
Emekli olduktan sonra bile sivil toplum örgütlerinde aktif şekilde çalışıyordum; özellikle kadınlarla ve Balkan dernekleriyle ilgileniyordum. Emekli olmadan önce iş hayatına 11 yaşında adım attım. Gittiğim yer göçmen bir mahalleydi, çocukluğumda arkadaşlarım yaz tatilinde çalışmaya giderdi. Bir süre sonra ben de iş hayatına atılmak istedim. Babam başlangıçta karşıydı, ancak sonunda izin verdi.
Böylece, 15 gün çalıştım ve bu süreçte sigorta şansım oldu. 31 yaşımda Türkiye’nin en genç emeklisi olma unvanını kazandım.
Emekli olduktan sonra iş hayatımdan kopmadım. Pamuk Mensucat’ta çalıştıktan sonra reklam ve tanıtım organizasyonlarında görev aldım. Ayrıca savaş sonrası Bosnalı iş insanlarını desteklemek amacıyla Bosna’ya götürdüm.
– Patronları Bosna’ya götürme amacınız neydi?
Bosna Savaşı sonrası, Boşnak iş insanlarının bölgeye destek olmaları için onları Bosna’ya götürdüm. Türkiye’den Bosna’ya ilk ziyareti gerçekleştirenlerden biriydim, Kemal Baysak ile birlikte birçok etkinlik düzenledik ve ben onun yanındaydım.
Valilikte de gönüllü çalıştım, burada birçok projeye katkıda bulundum. Bosna Savaşı benim için büyük bir dönüm noktası oldu. Onun etkisiyle, insanların yaşamlarına dokunmak istedim.
Bir gün Bosna’ya yaptığım ziyarette, geleneksel bir börek ile karşılaştım ve bu lezzetin Türkiye’ye tekrar tanıtılması gerektiğini düşündüm.
İlk kez çok beğendiğim bu böreğin ilk yapım süreci bana yeni bir iş fırsatı sundu. Orada öğrendiğim lezzetlerden esinlenerek, eve dönünce börek yapmayı denedim; bu süreç uzun bir yolculuğun başlangıcı oldu.
– Mutfağa ilgiliniz var mıydı?
Annemle birlikte hep mutfakta zaman geçirdim. Ekip ruhuna inanıyorum, bu nedenle börek yapımını kız kardeşim ve gelinimle birlikte yapmaya karar verdik. Annem de börek konusunda usta olduğu için, işbirliği ile müthiş bir lezzet yarattık.
– Büyük tepsilerde nasıl pişiriyorsunuz?
Ailem kalabalık olduğu için geniş bir mutfak ve bahçemiz var. Büyük bir fırın aldık ve bayramlarda 35 kişilik misafir ağırlıyoruz. Girişimci ruhum ile bu işi kurmak hiç zor olmadı. Emeği geçen tüm Balkan kadınlarına, özellikle benim gibi çalışkan olanlara selam olsun.
– Böreği evde ne kadar süre yaptınız?
Başlangıçta evde birkaç ay boyunca yaptık. Alsancak’ta küçük bir dükkan tuttum ama işler hızla büyüdü. Aslında bu işin sıfırdan başlaması oldukça zorlayıcı oldu. Çok çalışarak bu süreçte ilerledik, zamanla kendi imalathane ortamında börek yapmaya başladık.
– İşinizi büyüttünüz mü?
Evet, kısa zamanda tanınmaya başladım. Sağlık kuruluşlarına yakın bir konumda olmamız, insanların dikkati çekti. Müşteri talepleri artınca, yeni yemek seçenekleri eklemeye başladık. Yemek konusunda da iddialı olmaya karar verdim, kaliteyi koruyarak büyümeye devam ettik.
– Yemekleri nasıl sunuyorsunuz?
Türkiye’de yemekleri tartarak sunanlardan biriyim. Müşteriler, istedikleri kadar yemek alabiliyor ve bu sayede israf da önleniyor. Müşteri memnuniyetini ön planda tutuyorum.
– Michelin ödülünüz var mı?
Evet, Michelin Guide bana 2024 ve 2025 yıllarında Bib Gourmand ödülünü verdi. Ben her zaman en iyisini elde etmek için çalışıyorum ve bu başarıyı sürdürmek istiyorum. Bu nedenle ödülü ilk aldığımızda kaliteyi düşürmemek için dükkanımın birini 7 ay kapalı tuttum.
Artık kadın iş gücünün çok daha fazla yer aldığı bir dönemdeyiz. Girişimciliğe atılan birçok kadın var ve bunlarla gurur duyuyorum. Bu işin zorluğunu bilsem de, mutfağımda farklı lezzetlerle dolu bir yolculuğa devam ediyorum.
“`